MESLEĞİ ÇİFTÇİLİK OLANLAR İKİ KEZ OKUSUN!!!
- Admin
- 17 Şub 2020
- 6 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 10 Eki 2020
AKLINIZDA BULUNSUN! LÜTFEN!Önemli olan toprak değil ki(!), ürünü iki üç misli alıyorsunuz, o sebepten basın gübreyi(!)BİLİNÇSİZ KİMYEVİ GÜBRE KULLANMANIN ZARARLARI!

Toprağa ihanetin iyi niyetle başlayan ve şehirde kapıcı olmakla biten kısa hikayesi!(Bu hikayeyi, Geoff Lawton’un internette gördüğüm bir videosundan derledim)Onlarca yıldır Japonya’dan Meksika’ya, (Türkiye de dahil) endüstriyel sistemin tüm çiftçilere önerdiği şey kimyasal gübre kullanmak. Ne de olsa gübre zehir degil ya. Onun için çiftçiler kendilerince etik değerlerine uyarlar, içleri rahattır. Gidip bir çuval gübre alınır. Bunun adı tüm dünyada NPK gübresidir, genellikle 3 adet ana element, bazen de birkaç iz element içerir. Ana elementler N(azot), P(Fosfor), K(potasyum). Azot uçucu bir gazdır, yerinde durmaz, havaya karışır. Ama aldığımız gözenekli naylon çuvalın içinde nasıl gaz olabilir? Potasyum suya temas edince yanıcıdır, Fosfor havayla temas edince yanıcıdır. Ama, çuvalın içinde hep birlikte, öylece dururlar. Çünkü azot, fosfor ve potasyum kararlı olarak bekleyebilsinler diye, tuz kristalleri ile karıştırılmış olarak üretilirler. Tuz kristalleri olarak genellikle tuz bileşikleri kullanılır, örneğin Cadmium tuzu. Tuz kristallerine bindirilen N, P, K bir arada dengeli ve katı halde tutulur. Bu kristaller suda çözülebilir yapıdadır, bu sebeple, toprağa atılan gübre sulanıncaya kadar toprakta kuru halde durur, bir etkinlik göstermez. Tuz bileşikleri, sulama veya yağmur ile suda çözünür ve toprak altına inip köklere ulaşır. Fakat bitkinin kılcal kökleri tarafından alınamaz, çünkü köklerin alabileceği mineral yapısında değildir. Bu sebeple kazık kökler tarafından alınır. Kazık kökler yapıları gereğince hidrolik pompa gibi çalışırlar. Kökler; “-suyun içinde çok tuz var” demez, gelen suyu emer. Böylece gübreli ve bol tuzlu suyu içmesi için bitkiyi zorlamış oluruz. Ama neyse ki zehir değil diye çiftinin içi rahattır. Çünkü sadece gübre verdik!! İşte burada dananın kuyruğu kopar! Bitki, köklerinden emdiği tuzlu suyu dengelemek için daha fazla su emer. Biz nasıl tuzlu yediğimiz zaman susarız, aynen öyle. Bol su alması, görünüşte bitkiyi hızlı bir büyümeye teşvik eder, çiftçi de sevinir. Yapraklar canlanır, parlar, irileşir. Bitki, gübre sayesinde aşırı şişer… Bu aşamada kök işlevleri yavaşlar, daha fazla su çekmemek için. Topraktaki iz elementleri (eğer varsa) alamaz. Aşırı şişen ve sudan dolayı canlı görünen aynı cins bitkiler, etraftaki tüm böceklerin ilgisi çeker, ki, bu da monokültürün diğer bir olumsuz sonucudur. Ördeklerin sulu yer araması ve suyu bulunca oraya koşmaları gibi, birçok böcek, er veya geç, bitkilerdeki suyu farkeder ve su kaynağından faydalanmak için bitkiye hücum eder. Böceklerin niyeti bitkiye zarar vermek değildir. Onlar bitkideki suya ulaşmak isterler. Bir de bakarsınız ki, bitkileriniz böcekler tarafından istila edilmiştir. O kadar yatırım ve harcama yapıldı, bitkiler böceklere teslim edilecek değil ya, etikten birazcık uzaklaşmak o kadar da ayıp değil diye:), böcek ilacı püskürtülür. İlaç sadece bitki üzerindeki böcekleri öldürmez, yerçekimi ile toprağa işler. Karıncalar, solucanlar ve diğerleri ölmeye başlar. Sonra sırayla toprak yapısını düzenleyen ve aralarında simbiyotik ilişkiler olan mikroorganizmalar yok olur. Halbuki tüm bu canlılar toprakta hava delikleri açan, birbirlerine gıda zincirleri ile bağlı yaşam formlarıdır. Toprağı canlı yapan bunlardır. Toprak altındaki canlılığın öldüğünü çiftçi hemen farketmez, çünkü bitkiler hala sağlıklı görünüyordur, ama topraktaki minik yardımcılarımız ölüp gitmiştir. Bir süre sonra yağmurlar başlar. Veya siz sulama yaparsınız. Suyla şişmiş bitkileriniz artık mantara çok hassas hale gelmiştir. Siz bu zamana kadar sentetik gübreye ve böcek ilacına çok harcama yaptığınız için mantar yüzünden ürününüzden olmak istemezsiniz değil mi? Hemen mantar ilacına başvurursunuz. Birkaç yıl bu döngüde ilaçlama yapılan toprakta, er veya geç, zamanla tüm mikrobiyolojik canlılık ölür. Toprağa işleyen mantar ilacı, topraktaki kalan diğer organik canlılığı da öldürür. Sağlıklı toprağın her metrekaresinde birkaç kilometre mantar ağı bulunur. Bunlar, köklerin ulaşamadığı mesafelerden bitki köklerine besin getirmekten de sorumludur. Bitkiye besin getirerek karşılığında karbonhidrat (=şeker) alırlar. Topraktaki canlılığın ölmesi, bu alışverişi durdurur, böylece bitkiye besin taşıyan mantar kalmaz. Ayrıca, canlılığın yok olması, toprağın hava deliklerinin kapanmasına, toprakta su tutma kapasitesinin düşmesine ve sonunda toprağın sıkışmasına sebep olur. Toprakta gözenek azalınca, bitkiye verilen su veya yağmur suyu toprağa işlemez ve yüzeyden akar. Toprağımızı erozyonla kaybetmeye başlarız. Toprak bu durumda, bizden ümidi kesip, kendi doğal çözümünü devreye sokar. Hepimizin nefret ettiği, “yabani ot” diye küçümsediğimiz bitkileri çıkarır ve bu bitkilerin kökleriyle, sıkışan toprağı gevşetmeye, toprağı yeniden canlandırmaya çalışır. Aslında insana verdiği mesaj şudur: “İçimdeki canlılığı öldürdün, ben yeniden otlar çıkararak, onların kökleri sayesinde toprağı gevşetmeye, hava ve su delikleri yaratmaya çalışıyorum”. Ama, insan bunu anlayamaz ve yabani otlar için ot ilacı kullanır. Toprak iyice zehirlenir. Nasıl başladıydı? İyi niyetle, para kazanmak için monokültür tarım yapacaktık. Bir torba sentetik gübre aldık, işe koyulduk. Temel yanlışlar: Toprağı değil bitkiyi beslemeye çalışmak, ilaç ve zehirle topraktaki mikrobiyolojiyi öldürmek, yani toprağı öldürmek. Bu yanlış devam edildiği sürece, kısırdöngüden kurtulunmaz, maliyeti yüksek, kalıntısı çok, lezzetsiz, sağlıksız ürünler yetiştirilir, her geçen sene toprak daha da öldürülür. Her geçen sene, daha fazla gübre, daha fazla böcek ve ot ilacı kullanmak zorunda kalınır. Maliyet gitgide artar, bu sürdürülebilir bir durum olmadığı için, sonunda tarla satılır, büyük şehire göçülür ve kapıcı olunur.NETTEN ALINTI.. ..ORGANİK MADDE TOPRAĞIN CANIDIR.Toprak organik maddesi, bitkisel ve hayvansal doku artıklarının toprakta ayrışmaya başlamasından mineralize olmasına dek geçen süreçte oluşturduğu organik bileşiklerdir. Topraktaki organik madde toprağın yapısına, iklime, üzerindeki bitki örtüsüne, yetiştirilen ürüne göre ve zamana göre değişiklik gösterir. Organik madde toprağın verimi ve korunması için gereken en önemli unsurların başında gelir. Hiçbir üretim sisteminde toprağa yeterli organik maddeyi vermeden başarılı olmak mümkün değildir. Üretici toprağına bol kimyevi gübre atmaya hazırken, organik madde her zaman ihmal edilir, küçümsenir. Oysa organik madde toprağın canıdır. Toprağın işlenmesi, tava gelmesi, zenginliği, bereketi, verimi hep organik maddeye bağlıdır. Organik maddenin verimle olan bağlantısı asırlar önce anlaşılmış, tarımın ilk yapıldığı zamanlardan bu yana koyu renkli toprakların daha verimli olduğu çiftçinin dikkatini çekmiştir. Toprağın canlılığı, üretimin sürdürülebilirliği açısından organik gübreler kimyasal gübreden daha önemlidir ancak, kimyasal gübre kadar değer verilmez, itibar görmez ve hep göz ardı edilir. Organik madde vermeden sürekli kimyasal gübre kullanmak toprağı zehirler. Toprak aşırı kimyasal gübreleme, yanlış tarım ilaçları uygulama, aşırı sürüm gibi sebeplerle hızla canlılığını yitirmekte, tuzlanmakta ve çoraklaşmaktadır. Tarım topraklarının kaybı sadece tarım dışı kullanımla değil, yanlış üretim teknikleriyle de söz konusudur. Ülkemiz topraklarının Karadeniz ve Marmara Bölgesi dışında organik maddece çok fakir olduğu bilinmektedir. Bu durum özellikle organik gübreden başkaca bir besin kullanılamayan bir üretim sistemi olan organik tarımdan elde edilen verimi de düşürmektedir. Buna bağlı yüksek fiyatlar dış pazarlarda rekabet şansımızı azaltmakta ve iç pazarda yaygınlaşmayı engellemektedir. İdeal bir tarla toprağında % 5 oranında organik madde bulunması gerekir. Ege Bölgesi’nde tarım topraklarının %98,4 ünde organik madde eksikliği görülür. Bölge topraklarının %35,7 sinde bu miktar %1 in de altındadır.Toprak organik maddesi sınıflandırması;% Organik Madde Miktarı Değerlendirme < 1-----------------------------------Çok düşük 1-2-----------------------------------Düşük 2-4-----------------------------------Orta 4 >-----------------------------------Zengin Organik madde miktarı azaldıkça toprağa verilen kimyasal gübre miktarı da artmaktadır.Ege Bölgesi’nde organik maddesi %1 den az olan bir narenciye bahçesine 90 kg/ da amonyum sülfat verilirken, organik madde %3 ün üzerindeyse verilecek amonyum sülfat miktarı 60kg/da’ a düşer.
Organik Maddenin Yararları Nelerdir?Fiziksel Yararları Toprak zerreciklerini bir arada tutan küme yapıyı (agrega) geliştirir, Su sutma kapasitesini arttırır. Toprakta %1 organik madde varken, ilk 30 cm derinlikte 15ton/da su tutulur, %2 organik maddede tutulan su miktarı 30 ton/da’dır. Toprak tavını muhafaza eder, Toprağın sıkışmasını, pulluk tabanı oluşmasını önler, toprak kolay işlenir, böylece toprak işleme maliyetini düşürür, Kaymak tabakası oluşmasını önler, çapa işçiliği azalır, Toprağın havalanmasını ve drenajını arttırır, Bitki kökleri daha iyi gelişir, derine gider, Erozyonu önler, Kumlu ve killi toprakların yapısını iyileştirir, Sıcaklık değişimlerini tamponlar, Toprağın tozumasını önler, bu sayede topraktaki allerjen maddeler havaya karışarak kirletmez.Kimyasal Yararları Organik madde eksikliği olan toprakta katyon değişim kapasitesi düşüktür bu yüzden verilen besin maddeleri bitki tarafından alınmadan yıkanır, organik madde katyon değişim kapasitesini arttırır. Toprak pHsını düzenler, Toprakta alınamayan formdaki bağlı besinleri çözerek alınmasını sağlar, Tarım ilaçlarının toprakta çabuk bozunmasını sağlar, fitotoksite riskini azaltır, İçeriğindeki organik asitlerle çevre kirliliği yaratan ağır metalleri tamponlar, yeraltı sularına karışıp kirletmelerine engel olur, Toprağın tuzlanmasını önler, Aşırı kimyasal gübre ile tuzlanmış, çoraklaşmış toprakların iyileştirilmesini sağlar. Azot, fosfor, potasyum gibi bitki besin elementlerini sağlar, yavaş çözünen gübre gibidir. Toprağa verilecek kimyasal gübre miktarını azaltır.
Organik Maddeyi Arttırmanın Yolları; Organik gübre kullanmak, Kompost yaparak toprağa vermek, kompost çayı yapmak, Yeşil gübreleme yapmak, Aşırı toprak işlemeye engel olmak, anızı yakmamak, Aşırı otlatmaya engel olmak, otlatma planı uygulamak, Ürün rotasyonuna dikkat etmek, Malçlama yapmak, Örtü bitkisi yetiştirerek toprağı korumak, Erozyona karşı gereken tedbirleri almak, Toprak mikroorganizmalarını destekleyecek uygulamalar yapmak, Toprağa çok biyokütle bırakacak bitkiler yetiştirmek, Baklagiller yetiştirmek, Uzun süre nadasa bırakmamak, Deniz yosunu, kan unu, kemik unu, gibi organik maddelerle desteklemek, Biokömür (Biochar) yapıp toprağa katmak, Sürdürülebilir olmadığından kontrollü olarak leonardit,hayvansal atıklar,bitkisel atıklar,solucan gübresi, turba(Turba, ölü bitkilerin su altında kalıp karbon miktarı artarak kömürleşmiş maddelerden (Linyit, Taş kömürü, Antrasit, Turba) biridir.) gibi kaynakları kullanmak.
Biyolojik Yararları Toprakta yaşayan organizmalarına besin sağlar, Solucanlar, aktinomisetler, mikorizalar gibi faydalı toprak canlıları artar, Bitkilerde stresi önler, Bitkileri bağışıklık mekanizmasını güçlendirir, hastalık ve zararlılara karşı dayanımını arttırır, Topraktaki biyolojik aktivite arttıkça bitkide verim artar,UNUTMAYALIM!Toprak, dedemizden emanet, torunlarımıza mirastır. Toprağın organik maddesini arttırmanın yararları uzun vadede görülür, verim artarak devam eder. Toprak kaybetmek sadece savaşla, tarım dışı kullanıma açılmayla, yapılaşmayla, erozyonla olmaz. Verimsiz, çorak, organik maddece fakir toprak kaybedilmiş demektir.
Mine Pakkaner Ziraat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi
Comments