DOLUNAYIN ETKİSİ....
- Admin
- 17 Şub 2020
- 5 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 11 Ağu 2020
Tohumları torfa veya toprağa ay dolunay olduğunda dikmelisiniz (en geç dolunaydan sonraki birkaç gün içinde). Batıl itikat gibi gelebilir ama dünyanın birçok ülkesinde ve bizim köylerimizde de bilinen ve bilhassa eski neslin daha ciddiyet ile tatbik ettiği bir yöntem.
Ay hilal halinde iken ekilen tohumların çoğunun çimlenemediğini, çimlenenlerin de sağıksız büyüdüklerini ve verimlerinin son derece düşük olduğunu, hastalık ve parazitlere de dayanıksız olduklarını bizzat çiftçilerden dinledim. Bu konu sadece domates tohumları ile sınırlı değil tabii. Tüm tohum , fide ve fidan dikimleri için de geçerli... Bu konu yanılmıyorsam, birkaç yıl önceki bir atlas dergisinin eki yıllık ay takviminde.
Ay'la Yaşam
Dünya'dan 384 bin 401 kilometre uzaktaki Ay, pek çok şeyi, okyanusları, bitkileri ve hayvanları etkiliyor. Binlerce yıldır Anadolu'da Ay'ın yenisinde hiçbir iş yapılmıyor.
Ay'ın evrelerinin kırsal yaşamı nasıl etkilediğini görebilmek için Anadolu'nun birçok köyüne gittik. Yüzü aşkın kişiye, kırsal kesim insanına pek çok sorular sorduk. Kurulan cümlelerde ufak tefek farklılıklar olduysa da, neredeyse hep aynı cevabı aldık: 'Ay'ın yenisinde hiçbir iş yapılmaz!' Afyon'un Başmakçı kasabasında çiftçilikle uğraşan Ersöz ailesi ile konuşuyoruz. Ersöz'ler ay takvimini takip eden çiftçilerden. Yıllar önce etkisini ölçmek için tarlalarının bir bölümüne onların deyimiyle 'yanlış zamanda', bir başka bölümüne de 'doğru zamanda' fasulye ekmişler. Sonunda görmüşler ki doğru zamanda ekilen fasulyeler bitki hastalıklarına yakalanmamış ve daha fazla ürün vermiş. Sultan Ersöz, hiç şüphe duymadan 'Ay'ın yenisinde (yeniayda) ekim, dikim yapılmaz, böceklenir, gelişmez. Bu zamanda kesilen salatalıktan, domatesten, sebzeden turşu, salça kurulmaz küflenir, erir gider. Ama hem tohumu doğru zamanda atılmış olacak, hem de turşunun salçanın yapılması' diye ifade ediyor. Bodrum'un son süngercilerinden Aksona Mehmet, balıkların şimşekli havalarda görünmediğini, havalar soğumaya başladığında da dibe indiğini, hareketsizleştiğini belirtiyor. Geçimini doğaya bağlı sağlayan her insan gibi Ege'nin küçük kıyı balıkçıları da Ay'ın döngüsünün balıkları etkilediğini fark etmişler. Gökova Körfezi'ndeki küçük koylardan birinde Akdeniz foku hakkında bilgi toplarken karşımıza balıkçı Ali Akay çıktı. Misinalar kestiğinde çok acımasın, mikrop kapmasın diye ellerine kına yakmıştı kırmızı kırmızı. Gırgır, trata ya da trol kullanmayan küçük balıkçılar için balıkların gün içinde ve mevsimsel yaptıkları hareketler çok önemli. Ali Akay'a göre Ay günde dört kere balıkların hareketlenmesine, oltaya gelmesine yardım ediyor. Ufka en yakın olduğu zaman, yani doğarken, batarken, en tepede ve en aşağıda olduğunda. Ali Bey işini duraklatmadan, usul usul yaparken verdiği yanıtlarla bizi şaşırttı; sözleri sanki bir ekoloji kitabından çıkıyor gibiydi: 'Havalar artık soğuyor, bir daha bahara kadar ısınmaz, akyalar artık çıkmıyor ya ondan anlamışım.'
Ay'ın, Dünya üzerindeki çekim kuvveti kütle ve uzaklığa bağlı. Ay'ın kütlesi Dünya'nınkinin yaklaşık 8 binde biri ve Dünya'ya uzaklığı 384 bin 401 kilometre. Fakat küçük kütlesi ve uzaklığına rağmen Ay, insanlardan bitkilere ve hatta birçok coğrafi olaya kadar Dünya'yı (NASA'nın fotoğrafında arka planda küçük olarak ğörülen cisim) etkiliyor.
Ay Dede Tarım işçisi Ay, Güneş ve Dünya'nın uzayda konumlanmaları sonucu gerçekleşen çekimin gücüne ilişkin inanışlar bir tarafa bu güç tarımsal üretim için olağanüstü bir doğal yardım sağlıyor. Çiçero'nun bahsettiği Fransız köylülerinin uygulamaları geçmişte kalmışsa bile bugün Anadolu'nun hemen her yerinde çiftçiler hâlâ Ay'ın durumuna göre ekip biçiyorlar, salçalarını, turşularını Ay'ın durumuna göre kuruyorlar, evlerini yapacakları ağaçları Ay'ı takip ederek kesiyorlar. Bu sayede zararlılarla mücadele, bitki direnci, toprak sağlığı gibi konularda kimyasal yardıma ihtiyaç duymuyorlar. Genç nesli bu bilginin doğruluğu konusunda ikna etmekte zorlansalar da -çoğu bu bilgiyi büyü gibi algılıyor - bu kadim bilgiyi kullanan kır insanının sayısı az değil.
Benzer şekilde, Balıkesir'in Edremit ilçesine bağlı Tahtakuşlar köyünden Selim Kudar, kitabında Kaz Dağları'nda ay yeni doğduğunda, hilal iken bahçelere sebze tohumu atılmadığını, fide dikilmediğini, bu zamanda ekilen tohumun sağlıksız ve az ürün vereceğine inanıldığını yazıyor. Kaz Dağları'nda bahçeye ekim yapacaklara 'ay eskisin, 6-7 günlük olsun' öğüdü verilirmiş.
Burdur'un etrafındaki tepelerde keçi güden bir Yörük kadınıyla karşılaştık. Söylediğine göre ayın yenisinde yapılan peynir hemen kurtlanıyordu. Yörükler keçilerini de yeniayda kırkmıyorlardı. Zira ayın bu evresinde kırkılan yün çabuk güveleniyordu. Yörük kadın biz yanından ayrılırken 'Eskiden çocuk yaparken bile ayın durumuna bakılırdı' demeyi ihmal etmedi. Ona göre ayın eskisinde (dolunay) doğan çocuktan bir hayır gelmezmiş. Aydın'ın Kirazlı köyünde dinlediğimiz susamın ekiliş hikâyesi de dolunayla başlıyor. Susam çok hassas bir bitki olduğu için ekildiği anda toprağın nemi ve ısısı çok önemli. Ay dolunay evresindeyken tarlaya gidiliyor. insanlar ısıyı en hassas algıladıkları yeri olan kaba etlerini hep sakladıklarından çıplakken toprağa oturuyorlar. Böylece en uygun zaman belirleniyor. Buldan'daki çay bahçesinde ibrahim Amca 'Toprağı yok ettik biz, ilaç ilen, gübre ilen. Halbuki hiç gerek yok, ihtiyacımız olan her şey var tabiatta' dedi. 'Ekim yaparken Ay'ın durumuna bakar mısınız' diye soruyoruz. 'Yok' diyor, 'bakmayız'. Soruyu değiştirdim, 'ayın karanlığında tohum eker misiniz' diye. O zaman gözleri parladı 'yok canım, ayın karanlığında hiçbir iş yapılmaz ki. Budama işleri ayın yenisinde yapılmaz. Aşılama da. Ay karanlığa dönerken yapılır. Yedi gün bekleyeceksin. Doğru zaman ayın yenisi bir haftalık olmuşken yani ilkdördün zamanı, yarımayken. O zaman ay akşam namazı vaktinde doğar' dedi parmaklarını 'C' harfi gibi kıvırarak.
Tarih boyunca insanlar Güneş tutulmasını açıklamaya çalıştılar. Ay'ın Dünya ile Güneş arasına girmesiyle yaşanan tutulma sırasında Tanrıların kendilerini terk ettiğine inandılar. Yunanca bir sözcük olan eclips (tutulma) 'terk edilmiş' ve 'unutulmuş' anlamlarına gelmekteydi. Yakut Türkleri ise tutulmayı Ay ile Güneş'in kavgası şeklinde yorumlayarak kötü ruhların Güneş'i ele geçirmesiyle de tutulma yaşandığına inanırlardı. Kubilay Akdemir
Tokat'ın Büyükyıldız kasabasında yaşayan Zübeyde Akıncı, göz aşısını büyük bir merakla anlatıyor: 'Göz aşısını baharın yapacaksın. Ay'ın yenisinde değil. Şöyle bir eskimeye başlasın, dört beş günlük olsun da öyle. Yoksa mümkün değil aşı tutmaz'. Kendisine turşuyu yaparken Ay'ın durumunu takip edip etmediğiniz soruyorum. 'Yok bakmam aya filan' diyor. Zübeyde Hanım'ın sözleri, köylerde yaşayan insanların gözleme dayalı yaşamlarını çok iyi anlatıyor. Onların her biri işlerini bilgeliğe dayanan bir bilimsellikle yapıyorlar. Gözlem ve karşılaştırma yaşamsal bir öneme sahip kırsal yaşamda, çünkü üretimde çıkacak herhangi bir sorunu önceden görebilme ve anında müdahale edebilme yeteneğini her an doğal döngüleri izleyerek ediniyorlar. Bu sayıda bahsedilen Ay evrelerini bulma cetvelinin bir marangoz tarafından icat edilmesine şaşmamalı. Doğru zamanda kesilmiş olduğu için köy evlerinin tavanlarında yüz yılı aşkın süredir duran ahşap 'öz' direkler ile gelişigüzel kesilen ve kurtlanmasın diye yoğun miktarda böcek ilacı ile ilaçlanan telefon direkleri Ay bilgisinin en güzel kanıtları olsa gerek. Fethiye'nin Yayıklar köyünde marangozluk yapan Adnan Kıvrak, 'En iyi ağaç zemheride kesilir sağlam olsun diye. Ayın karanlığında kesilirse içindeki su miktarı az olacağından daha sağlam olur, kurt yemez. Yanlış zamanda kesersen kurtlanır, çürür, gider' diyor. Kemaliye'de Apçağa köyünde yırtık pırtık giysilerle gezenlere 'ayın eskisinde mi doğdun' diyorlar. Gerçi Apçağalılar ekim dikim için ay takvimine bakmıyorlar ancak bu işlere yazın başlangıcı sayılan Hıdrellez'de başlıyorlar. Camili köyünde yaşayan Melahat Gülbin en büyük yardımcısının doğa olduğuna inanıyor. Çevresindeki bütün bitkileri tanıyor. Evine kadar yürürken ona da her zamanki sorumu sordum. Bir an bile duraklamadı; 'Biz ay karanlıkken saç kesmeyiz, ayın karanlığında kesilen saç çabuk ağarır' diyerek cevapladı. Köylüler hava tahminini de aya bakarak yapıyorlar. Ayın etrafında ışık varsa, bu ertesi gün yağmur yağacağına işaret ediyor. Ekolojik şifalı ot üreticisi Bülent Akgöz, toplanan otlardaki aktif madde miktarının en yoğun dolunayda olduğunu belirtiyor. O nedenle bitkilerin toplanma günlerini dolunaya denk getirmeye çalışıyor. Alıntı😊

Comments